Saat 18:16, dün ile bugün arasında bir değişiklik tabi ki yok. Hani dün akşam hunharca yenilen çerezler ve cipsler var ya. Onların etkisi olsa gerek hala miskin miskin dolaşıyorum evin içinde. “Asla doymuyorum” dedikleri o durumu bizzat yaşadım. Televizyonda “Çok Güzel Hareketler Bunlar 2” yeni yıl özel programı, yanımda marketten aldığımız ıvır zıvırlar. Aklımdan geçen kalori sayımlarına inat durmak istemiyorum, devam ediyorum oturduğum yerden gömmeye. “Aman canım bu gece yılbaşı”.. Bütün sene bu anı beklemiş gibi, kıtlıktan çıkmışcasına kendimi paketli yiyeceklere teslim ediyor, dizginleri elimden bırakıyorum. Kendime de çok güzel bir bahane hazırlamışım zaten. Senede bir güncük…
Adeta klasikleşen yeni yıl yazılarıma bu sene yenisini eklemeden olmazdı. Sene sonu değerlendirmelerini seviyorum, bana ne yaptığımı ve yapmadığımı düşündürüyor. 2019 benim için yarı standart geçti. Ev, iş arası. Diğer yarısı ise evlenmem oldu. Ailenden çıkıp artık farklı bir evde olacağın, eşinle birlikte yeni bir düzen kuracağın anlamına geliyor. Gelinlik provalarına gitmek de güzeldi, ev için alışveriş yapmakta. Hatta internetten indirimleri kovalayıp, “Oha çok uygun fiyata” deyip almakta. Eren Gedik değil, Eren Demirkol olmaya alışmakta…
2019’da ne kendimle geçirdiğim zamandan memnun kaldım ne de Eren olarak standartların dışına çıktım. Aslında kaliteli zaman geçirmek insanın kendi elinde biliyorum ama, sabah 8 akşam 8 bir işte çalışıyorsanız bu pek de mümkün olmuyor. Yani hadi bir çılgınlık yapalım ve arabaya atlayalım, istediğimiz yere gidelim, fotoğraf çekelim, kalalım, gezelim, görelim mümkün değil. Sorumluluklar artıyor. Sorumluluklardan kastım, eve gel yemek yap, çamaşırları as, süpür sil değil. Kendimize karşı sorumluluklarımız, eşimize karşı sorumluluklarımız. Para kazanmanın güzelliği, bir yandan senden götürdükleri. Bilgisayar başında geçen koca bir gün. 1 sayfa bile okuyamadan, üretmeden, üstüne elinizden geleni yaptığınız halde sürekli bir yetersizlik hissi. Hiçbir yönden tatmin ediciliği yok. Sadece Türkiye’de yaşayan binlerce işsiz arasında mısın soruna, “hayır değilim” diyebilmek lüksünü sunuyor sana. İş arıyorken, adalet olmadığından oturup ağladığım günler oldu. Gazetecilik mezunu olarak, hadi bölümü geçtim, “İletişim Fakültesi” mezunu olarak neden bazı insanlar sırf biraz daha yalaka, sırf biraz daha “rahat” diye bizim gibiler tüm hayatlarını sevdikleri şeyi yaparak geçiremiyorlar. Ama şimdi anlıyorum ve üzülmüyorum. Sadece işe girmek, çalışmak insanı mutlu etmiyormuş. Bundan öncesinde işsizliğin beni mutsuz ettiğini düşünüyordum ama şimdi “sevdiğin işi yapmanın mutlu edeceğine” inanıyorum. Huzursuz hissettiğin hiçbir yerde kendin olamazsın. İş yerinde de, evinde de, oturduğun bir kafede de aynısı geçerli…
2019’da sağlığın önemini bir kez daha anladım. Sağlık olmadan yaşamanın bir anlamı yok. Sağlığın olmazsa, keyfin olmaz, keyfin olmazsa konsantre olamazsın. Konsantre olamazsan yaptığın ne olursa olsun hakkını tam anlamıyla veremezsin… Böyle böyle devam ediyor. Senin planların ile hayatın sana getirdikleri birbirini tutmayabiliyor. O yüzden eğer inançlıysan, Allah’a dua edip, ondan isteyip, sonrasında süreçle alakalı önüne bakmak en güzeli.
Bu yıl daha fazla okumak, daha fazla izlemek, daha fazla görmek istiyorum. Kendime dönmek. Aldığım kararlardan pişmanlık duymadan yaşamak. Sevdiklerimle zaman geçirerek, eşimle bizi bekleyen güzelliklere koşmak istiyorum adeta. Yeni yıl Eren Demirkol olarak önce sağlık, sonra mutluluk ve huzur diliyorum. Bir ailem olduğu için, beni seven bir eşe sahip olduğum için şükürler olsun.
Hala görebiliyorum,
Hala duyabiliyorum,
Hala anlayabiliyorum…
Ve
Bana izin verildiği sürece,
hayata devam,
mücadeleye devam…